Son Dakika
Dünyada temizlik sektörü 110 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir.Dünyada ve Türkiye’de hizmet sektörünün çok eski tarihçesi olmasına rağmen temizlik hizmetlerinin bir sektör olarak tanımlanması özellikle Avrupa’da 1900’lü, yılların başlarına rastlamaktadır.
Kentleşme ve sanayileşmedeki hızlı ilerlemeler de eklenince, gerek profesyonel yaşamda gerekse bireysel yaşamda bazı hizmetlerin dışarıdan alınması kaçınılmaz olmuştur.
Almanya’da 1902 yılında başlayan sektörle ilgili ilk gelişmeler, günümüz dünyasındaki hızlı değişimlere kısa sürede uyum sağlamak ve diğer işletmelerle rekabet etmek tüm işletmelerin en önemli sorunu haline gelmiştir.
Bu kapsamda son yıllarda Brezilya pazarı ABD ve Batı Avrupa pazarını aşarak dünyanın en hızlı büyüyen pazarı halini almıştır.
Söz konusu pazar büyüklüğünün büyük bir kısmını yükselen ülke pazarları oluşturmaktadır. Gelişen pazarlarda lider firmalar Unilever ve Procter and Gamble olmuştur.
Kalıp sabun sektörü ise, son yıllarda Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da duş jelleri ve sıvı sabun kullanımının artması nedeniyle pazar kaybına uğrarken satışlar gelişmekte olan ülkelere yönelmeye başlamıştır.
Sektörün önde gelen üretici beş firması olan Procter and Gamble, Unilever, Reckitt Benickser, SC Johnson and Son ve Henkel 2011 yılında küresel satıştan toplamda % 50’den fazla pay almışlardır.
Procter and Gamble firması dünya deterjan sektöründe Areil ve Tide ürünleri ile liderliğini sürdürmektedir.
Sabun ve temizlik ürünleri sektöründe faaliyet gösteren uluslararası firmalar, son yıllarda özellikle Latin Amerika (Şili, Brezilya gibi), ÇHC (Çin) ve Hindistan gibi gelişmekte olan pazarlarda büyümeyi hedeflemişlerdir.
Avrupa Birliği Sabun, Deterjan, Koruyucular ve Temizlik Maddeleri Üreticileri Birliği verilerine göre ise sabun ve temizlik maddeleri sektörünün değeri, 2011 yılı itibariyle Avrupa genelinde 34,2 Milyar Euro olarak gerçekleşmiştir.
Hane halkı kullanımı itibariyle ise 27,4 Milyar Euro olan pazar değerinin % 48’ini çamaşır deterjanları, % 21’ini sert yüzey temizleyicileri, % 15’ini ise bulaşık deterjanları oluşturmuştur. Dünyanın en büyük sabun üretici, ihracatçı ve ithalatçıları Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdir. Dünya temizlik maddeleri ihracatında ilk 15’te yer alan ülkeler toplam ihracatın yaklaşık olarak % 74‘ünü, ithalatın ise % 56’sını gerçekleştirmektedir.
Dünya temizlik maddeleri ihracat ve ithalatında ilk sırada Almanya yer almakta olup, Almanya’ya ülke olarak ihracatımız 2011 yılında 35 Milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Bu ülkenin ithalatındaki payımız ise % 0,8’dir.
İkinci sırada yer alan Çin’e yönelik ihracatımız ise yaklaşık olarak 687 Bin ABD Doları olup, söz konusu pazar içerisindeki payımız % 0,02 olarak gerçekleşmiştir.
Çin’in sektördeki tedarikçileri Japonya, ABD, Almanya, Tayvan ve Malezya’dır.
Üçüncü sırada yer alan Fransa’ya yönelik ihracatımız ise 2,7 milyon ABD Doları seviyesinde gerçekleşmiş olup, söz konusu ülkenin ithalatı içerisindeki payımız % 0,1’dir.
Fransa’nın söz konusu sektördeki tedarikçileri ise Almanya, Belçika, İtalya, İngiltere ve İspanya’dır.
Türkiye Temizlik Ürünleri Sektörü
Ülkemizde temizlik sektörü, 1955 yılında hizmete giren İstanbul Hilton ve daha sonrasında açılan Kuşadası Fransız Tatil Köyü, İstanbul Sheraton, İstanbul Intercontinental gibi uluslararası konaklama işletmelerinde 60′lı yıllarda başlamış, kurumsal ilk eğitim kurumu Alman Eğitim Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak projesi olarak 1962′de eğitime başlayan Ankara Otelcilik Okulu’dur.
1983’e kadar kendi bünyelerinde istihdam edilen, “müstahdem” veya “hademe” gibi kadrolarla yerine getirilmeye çalışılan temizlik hizmetleri, bu tarihten sonra hızla çoğalmaya başlayan özel temizlik şirketlerince yerine getirilmeye başlandı.
Bu anlamda 1980′ler ve 90′lar, sektörün kendi dinamiklerini oluşturma ve özelikle yurt dışı orijinli markaların da ithal edilmeye başlanması ile uluslararası uygulamaları tanıma süreci olarak tanımlanabilir. Ayrıca Kamu Kurumlarının yanı sıra, özellikle çok uluslu otel, AVM, perakende marketleri ve endüstri kuruluşlarının, kendi hizmet satın alma kültürleri doğrultusunda yapmaya başladığı hizmet satın almaları da sektör geneline pozitif baskı unsuru olarak yansımış ve Endüstriyel Temizlik Sektörü’nün sistem ve hizmet kalitesi bakımından gelişmesine neden olmuştur.
Sektör, 2000′li yıllarda, özellikle yabancı orijinli Temizlik Kuruluşları ve FM Kuruluşlarının şirket evlilikleri ya da satın alma yöntemi ile ülkemize gelmeye başlamasıyla farklı bir boyuta gelmiştir.
Bazı uluslararası markaların franchising sistemi ile girdiği ülkemize, bazı Avrupa orijinli kuruluşlar ise şirket evlilikleri veya satın alma yöntemi ile geldiler. Böylece, 2002 yılı sonrası dönem uluslararası markaların kalite ve sistem yönünden rekabetine sahne olmaya başladı.
Yine bu dönemde, özellikle gayrimenkul konusunda faaliyet gösteren yerel büyük kuruluşlar, başta kendi yatırımlarını doğru ve ekonomik yönetebilmek adına FM Sektörü konusunda kendi örgütlerini kurarak geliştirmek ve bazen de yabancı markalarla iş birliği tesis etmek yönünde çalışmalar başlattılar.
2009 yılında etkisini ülkemizde de iyice hissettirmeye başlayan global ekonomik kriz döneminde, Avrupa’ya oranla çok yüksek denilebilecek kar marjları ile hizmet vermekte olan kuruluşlar, özellikle büyük sermaye grupları bünyesinde bulunan hizmet firmalarının, kar marjlarını ve vadeleri rekabet enstrümanı olarak kullanmaya başlaması ile zor bir döneme girdiler ve sektörde dengeler de hızla değişmeye başladı.
2009 global krizi sonrası, temizlik hizmeti veren kuruluşların profili operasyon gücü-yeteneği ve kalitesi ile kontrat alanlar ve finansman gücü ile kontrat alanlar olarak şekillenmiştir.
Sektörün ülkemizde kurumsallaşmaya başlamasının 30. Yılında yaşanan olumlu gelişmelere karşın, gelişmeyen tek unsur işgücü kavramı olmuştur.
Nitelikli ve Eğitimli İş Gücü kavramı, hep söylenip ama hiç yatırım yapılmayan tek unsur olarak kalmıştır.
Temelde, kamu ihale uygulamalarında görülen, “En Ucuz Teklif, En İyi Tekliftir” mantığının yansıması olarak, ucuz ve niteliksiz iş gücü ile hizmet alımı, özel sektörde de bariz şekilde kendisini göstermektedir.
Teknolojinin gerekliliğine inanan birçok kuruluş, müşterisinin ucuz hizmet beklentisi nedeni ile maalesef nitelikli iş gücü gerekliliğinin, henüz farkına varamamış gibi davranmaktadır.
Günümüzde Türkiye Endüstriyel Temizlik Sektörünün durumu; yerli/yabancı tüm unsurların kabul ettiği hali ile gelecek vaat eden, gelişime açık ve yatırım yapılabilir olarak tanımlanmaktadır.
Gelecek dönemde bu nedenle yabancı firmalar ile evliliklerin artacağı düşünülmektedir.
Türkiye’de Temizlik Sektörü; 1 milyondan fazla çalışana sahip, bu sayıdan yola çıkarak toplam hacmi +2 Milyar TL/Ay ciroya ulaşmış bir endüstridir.
Ancak, kamu kurumlarına hizmet vermekte olan kuruluşlar ile küçük ölçekli kuruluşlar açısından her hangi bir sektörel standarttan söz etmek neredeyse imkansızdır.
Sektörün Geleceği
Türkiye’de Endüstriyel Temizlik Sektörü’nün gelecekteki gelişiminin, salt büyüyen inşaat sektörü, gelişen konaklama endüstrisi ya da özel sağlık kurumları gibi potansiyel gelişmeye bağlanamayacağı bir gerçektir.
Hali hazırda bu hizmeti dış kaynak kullanımı ile almayan büyük bir potansiyelin olduğu bilinmektedir. Yani yeni üretilecek tesislerden önce var olan tesislere bu hizmeti satabilmenin çözümleri bulunduğunda sektör mevcut cüssesinin çok üzerinde bir potansiyele ulaşacaktır.
Bu kapsamda:
Sürekli büyüme trendindeki pazar,
Çok fazla yeni yatırım ve büyük projeler (Özellikle Devlet Yatırımları),
Genç nüfus (nüfusun % 60’ı 30 yaşından genç),
Düşük maliyet (brüt asgari ücret $500/Ay),
Yeni marka ve yeni ürünlere açık genç ve dinamik bir tüketim pazarı ,
Dünyanın 16. büyük ekonomisi ve dünya ticaret hacminin % 1,2’si,
Bölgesinin büyüyen ekonomik ve politik gücü,
Doğu ve Batı Ticareti arasında önemli bir buluşma ve dağıtım Merkezi (Türkî Devletler, Orta Doğu, Asya ve Afrika Pazarı bakımından),
Ülkenin büyük ekonomik potansiyeli (18 milyon konut, 30 milyon 2050 yılı için tahmin edilen)
Endüstri, otomotive, inşaat, madencilik, turizm, perakende, enerji sektörleri sürekli yükselen bir çizgiye sahip, (20 milyon kayıtlı araç, 32 milyon/yıl turist)
Ekipman kullanımında her yıl görülen artış,
Devletin yeni ve yabancı yatırımcılara sağladığı yardım ve teşvikler,
Günümüzde yaklaşık 3.000 firma, 2 Milyar € ciro/yıl ve 1 milyon çalışanıyla dev bir sektör olması,
Pazarın sadece % 10-15’lik bölümünün temizlik hizmetlerinden faydalanması,
pazarın gelişmeye çok açık olduğunu gösteriyor.
Bugün sektörün güçlü yanları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Tesisler modernleştirme yatırımlarını büyük çapta tamamlamışlardır. Son on yılda sektör firmaları üretim tesislerini modern teknolojiyle yenilemişlerdir.
Sektördeki firmalar dünyadaki gelişmeleri yakından izlemekte, en son teknolojik gelişmeleri takip etmekte ve modern ve kaliteli ürün üretebilmektedir.
Esnek üretim yapabilen küçük ve modern tesisler vardır.
Üretim çeşitliliği mevcuttur.
Yeterli mevcut, yetişmiş eleman vardır.
İhracat yapabilme sayesinde ölçek ekonomisi yakalanabilmiştir.
Rekabet edebilir üretim maliyetleri yakalanmıştır.
AB Mevzuatı ile uyum açısından oldukça mesafe alınmıştır.
Sektörün zayıf yanları ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Hammaddede dışa bağımlılık mevcuttur.
AR-GE’ye ayrılan bütçe çok düşüktür.
Markalaşmada sıkıntılar mevcuttur, patent çalışmaları azdır.
Kurumsallaşmada yeterli düzey yakalanamamıştır.
İstihdam maliyeti rakip ülkelere göre yüksektir.
Bazı ürünlerde kayıt dışı üretim olasılığının yarattığı haksız rekabet yaşanmaktadır.
Piyasa gözetim ve denetim eksikliği, kayıt dışı ekonomiyi yüreklendirmekte ve
sektörü zorlamaktadır.
Türkiye’de Dış Ticaret
İhracat
Sabun ve temizlik malzemeleri alt sektörleri ihracatımız itibariyle 2012 yılı rakamlarına bakıldığında, ilk sırada yer alan ürünlerin 34.01 GTİP kodlu sabunlar ve yüzey aktif organik maddeler (% 53 pay), 34.02 GTİP kodlu yıkama ve temizle müstahzarları (% 36 pay) ve 34.05 GTİP kodlu ayakkabı, mobilya, döşeme temizleyen cila vb. ürünler (% 7 pay) olduğu görülmektedir.
Sektör ihracatımız firma bazında incelendiğinde, yerli firmalarımızın yanında uluslararası firmaların da önemli paya sahip oldukları görülmektedir. Sektörde faaliyet gösteren ilk yirmi firmanın toplam ihracatımız içerisindeki payı 2012 yılında % 64’tür.
Sektörde 2012 yılı itibariyle en çok ithal edilen ilk üç ürünün 34.02 GTİP kodlu yıkama ve temizleme müstahzarları (pay %60), 34.03 GTİP kodlu yağlama müstahzarları, pas önleyiciler (pay % 18) ve 34.01 GTİP kodlu sabunlar ve yüzey aktif organik maddeler (pay % 9) olduğu görülmektedir.
Sabun üretiminde kullanılan hammaddeler (donyağı, palm, koko yağı, vb.) ile boya ve parfüm gibi katkı maddeleri büyük oranda ithalata dayanmaktadır. Sadece sabunun yapımında kullanılan kostik soda ve diğer bazı maddeler ve kısmen de olsa parfümler yerli piyasadan temin edilebilmektedir.
Temizlik maddeleri sektörünün hammadde açısından dışa bağımlı olduğu söylenebilir. Önemli girdilerden lineer alkil benzen (LAB), sodyum tripoli fosfat (STPP), enzim, optik ağartıcı ve parfüm ithalata dayalıdır. Bunların dışında ambalaj olarak yerli üretim kullanılmakla beraber bunun hammaddesi de önemli ölçüde dışarıdan ithal edilmektedir.
Gelişme evresinde olan sektörle ilgili yasal düzenleme açısından pek çok eksik bulunmaktadır.
Türkiye’de endüstriyel temizlik sektörü, genel cari yasal uygulamalar dışında hiçbir yasal düzenleme ile desteklenmemektedir. Bu anlamda denetim eksikliği de mevcuttur.
Bu da finans kuruluşları gözünde kredibilitesi en düşük sektörlerden biri olmasına neden olmaktadır.
Özellikle 2013 yılına kadar yaşanan iflaslar nedeni ile sektör, belki de dünyada tek örneği olmak üzere yeni bir ekonomik forma kavuşturuldu.
Temizlik Hizmeti Kuruluşları, sektörün tüm diğer unsurlarına “teminat” sağlamakla yükümlü hale geldiler.
Kredi Kuruluşlarının yanı sıra, müşteri sözleşmede teminat mektubu isterken, şu anda tedarikçi firmalar da hizmet firmalarından geçerli teminatları almadan, makine ekipman ve kimyasal satmamak gibi bir refleks geliştirdiler.
Ancak tüm bunlar sektörde istikrarlı bir yapının oluşturulması açısından yeterli değildir.
Bu alanda pek çok düzenleme yapılması gerekiyor.
Devlet tarafından yapılması gereken düzenlemeler; – Emek yoğun nitelikteki sektörde istihdamın arttırılabilmesi için genel bir teşvik politikası belirlenmelidir. – Temizlik firmalarının kuruluşu ile ilgili disiplinler kurulmalıdır. – Belgelendirme sürecini hızlandırarak mesleğe dair kimlik oluşturulmalıdır. – Kamu İhale Kanununda gerekli düzenlemeleri yaparak, temizlik hizmetinin ruhuna uygun bir düzenleme gerçekleştirilmelidir.
Endüstriyel Temizlik Kuruluşlarının Yapması Gerekenler; -Fiyatla/kar marjında rekabetten önce sistem ve hizmet kalitesinde rekabet anlayışına dönülmelidir. – Teknolojiye ve eğitime yatırım yapılmalıdır. Hizmet Satın Alanların Yapması Gerekenler; -“Çakılı Adam Sayısı” ısrarından vazgeçip, oluşturulacak efektif temizlik programları ile part time çalışmaya olanak sağlanmalıdır. -Temizlik Firmalarının, Esnek Kadrolar ile gerektiği gün ve saatte gereken hizmeti vermesine olanak sağlanmalıdır.
KAYNAKLAR
International Trade Center (ITC) Trade-Map (www.trademap.net)
T.C. Ekonomi Bakanlığı
TOBB 2008 Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Raporu
Euromonitor Sektör Raporları.
Avrupa Birliği Sabun, Deterjan, Koruyucular ve Temizlik Maddeleri Üreticileri Birliği.
Ahmet YETİM, Temizlik ve Güvenlik Sektörü, Ar&Ge
HİJYEN LİFE
BENZER HABERLER
www.hizlibul.com-4653761